bugün
- sık sık aldığınız iltifatlar16
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz14
- anın görüntüsü19
- çok üzgünüm sözlük8
- karıya kıza doymuş erkek11
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz11
- icardi190523
- erkolar kapatılsın11
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri17
- maca sekiz11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı14
- nervio12
- türklerin çok kolay devlet kurması17
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur31
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- arda güler12
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek15
- taktik verin16
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz8
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri31
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- en obez özelliğiniz19
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması14
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
entry'ler (73)
"seni tanıyorum. seni tanıdığımı biliyordum. seni tanıdığımı biliyordum. ama sen, sen değilsin. sen, sen değilsin. seni pencereden attık. geriye dönüşü yoktur! burası gerçekten gerçek dünya geriye dönüş yoktur!!! seni öldürdük! geriye dönüş yoktur!!! geriye dönüş yoktur! geriye dönüş yoktur!"
"utançla durdu şeytan, ve iyiliğin ne kadar kötü olduğunu hissetti.. "
repliklerinin geçtiği sahenedeki müzik insanı derinden etkilemektedir.
"utançla durdu şeytan, ve iyiliğin ne kadar kötü olduğunu hissetti.. "
repliklerinin geçtiği sahenedeki müzik insanı derinden etkilemektedir.
süper repliklere sahip bi filmidir.
--spoiler--
Tommy: Secasusw'daki banka işinde çok komik birşey oldu.. Çimlerin üzerinde yatıyordum, Adam, "Ne yapıyorsun?" dedi, "Dinleniyorum" dedim. "Burada mı? Burası park değil, plaj da değil." "Dinleniyorum!" dedim. Merkeze götürüp soru sormaya başladı. Bilirsiniz, şundan bundan. "Bize ne söyleyeceksin?" "Her zamanki gibi; Hiçbir şey" dedim. "Niye konuşayım?" Salaklar! "Hayır, bugün bana birşey söyleyeceksin" dedi. "iyi o halde söyleyeyim. Git ananı becer." dedim.. Sen dosyamı gördün Anthony, suratımı dağıttılar... Kendime gelince bir de kimi göreyim karşımda? Yine o serseri, "Şimdi bana ne söyleyeceksin?" dedi, Ben de dedim ki "Sen burada ne arıyorsun? Sana, git de ananı becer dememiş miydim?" dedim. Altına edecekti. Bam, güm, bam! Adi herifler! Bir kereliğine iri yarı biri olmak isterdim.
Henry: Çok komiksin, Gerçekten çok komiksin.
Tommy: Çok komiksin de ne demek?
Henry: Anlarsın ya, komik Hikaye, Komik adamsın.
Tommy: Yani konuşma tarzım mı? Nedir?
Henry: Hiç canım bilirsin işte, komiksin. Yani hikayeyi anlatışın…
Tommy: Nasıl komik? Komik olan ne?
Anthony: Tommy, yanlış anladın.
Tommy: Bekle, bekle Anthony. O kocaman adam. Ne söylediğini bilir. Nasıl komik?
Henry: Bilirsin, yani, Komik adamsın.
Tommy: Şu işi açıklığa kavuşturalım. Belki de kafam basmıyordur. Nasıl komik oluyorum. Palyaço gibi miyim? Seni eğlendiriyor muyum? Seni güldürüyor muyum? Seni eğlendirmek için mi buradayım? Komikle ne demek istiyorsun? Nasıl komik oluyorum?
Henry: Bilirsin, hikayeyi anlatışın...
Tommy: Hayır, bilmiyorum. Sen söyledin. Ben ne bileyim? Komiksin diyen sendin. Nasıl oluyor da komik oluyorum? Benim nerem bu kadar komikmiş? Komik olan şey ne, söylesene!
Henry: (Birden gülmeye başlayarak) Hadi oradan Tommy.
Tommy: Aşağılık herif! Neredeyse kafalıyordum! Neredeyse. Kekeleyip durdu salak. Frankie, titriyor muydu? Bazen senin hakkında endişeleniyorum Henry. Sorgulamada ötebilrsin. (Herkes gülmekten kırılmaktadır)
--spoiler--
--spoiler--
Tommy: Secasusw'daki banka işinde çok komik birşey oldu.. Çimlerin üzerinde yatıyordum, Adam, "Ne yapıyorsun?" dedi, "Dinleniyorum" dedim. "Burada mı? Burası park değil, plaj da değil." "Dinleniyorum!" dedim. Merkeze götürüp soru sormaya başladı. Bilirsiniz, şundan bundan. "Bize ne söyleyeceksin?" "Her zamanki gibi; Hiçbir şey" dedim. "Niye konuşayım?" Salaklar! "Hayır, bugün bana birşey söyleyeceksin" dedi. "iyi o halde söyleyeyim. Git ananı becer." dedim.. Sen dosyamı gördün Anthony, suratımı dağıttılar... Kendime gelince bir de kimi göreyim karşımda? Yine o serseri, "Şimdi bana ne söyleyeceksin?" dedi, Ben de dedim ki "Sen burada ne arıyorsun? Sana, git de ananı becer dememiş miydim?" dedim. Altına edecekti. Bam, güm, bam! Adi herifler! Bir kereliğine iri yarı biri olmak isterdim.
Henry: Çok komiksin, Gerçekten çok komiksin.
Tommy: Çok komiksin de ne demek?
Henry: Anlarsın ya, komik Hikaye, Komik adamsın.
Tommy: Yani konuşma tarzım mı? Nedir?
Henry: Hiç canım bilirsin işte, komiksin. Yani hikayeyi anlatışın…
Tommy: Nasıl komik? Komik olan ne?
Anthony: Tommy, yanlış anladın.
Tommy: Bekle, bekle Anthony. O kocaman adam. Ne söylediğini bilir. Nasıl komik?
Henry: Bilirsin, yani, Komik adamsın.
Tommy: Şu işi açıklığa kavuşturalım. Belki de kafam basmıyordur. Nasıl komik oluyorum. Palyaço gibi miyim? Seni eğlendiriyor muyum? Seni güldürüyor muyum? Seni eğlendirmek için mi buradayım? Komikle ne demek istiyorsun? Nasıl komik oluyorum?
Henry: Bilirsin, hikayeyi anlatışın...
Tommy: Hayır, bilmiyorum. Sen söyledin. Ben ne bileyim? Komiksin diyen sendin. Nasıl oluyor da komik oluyorum? Benim nerem bu kadar komikmiş? Komik olan şey ne, söylesene!
Henry: (Birden gülmeye başlayarak) Hadi oradan Tommy.
Tommy: Aşağılık herif! Neredeyse kafalıyordum! Neredeyse. Kekeleyip durdu salak. Frankie, titriyor muydu? Bazen senin hakkında endişeleniyorum Henry. Sorgulamada ötebilrsin. (Herkes gülmekten kırılmaktadır)
--spoiler--
burhan çaçan tarafından keşfedilmiştir.
Adaletsizliklerin en büyüğü, adil olmayip, adil gibi görünmektir.
"dost, hep önden vurur"
Hz. Ali
Hz. Ali
(bkz: bok mu var)
Kaptan: kamil dün gece yemek yedik mi ?
kamil: yedik kaptan..
Kaptan: ben çok yedim mi kamil ?
kamil: yedin kaptan..
Kamil: şu silahı da bi yağlasan diyorum..
kaptan: ne yapıcam lan yağlayıp götüme mi sokucam ?
(bkz: gemide)
kamil: yedik kaptan..
Kaptan: ben çok yedim mi kamil ?
kamil: yedin kaptan..
Kamil: şu silahı da bi yağlasan diyorum..
kaptan: ne yapıcam lan yağlayıp götüme mi sokucam ?
(bkz: gemide)
-Ben suçsuzum..
-Burda kimsenin suçu yok evlat.. burda herkes suçsuzdur!
(bkz: the shawshank redemption)
-Burda kimsenin suçu yok evlat.. burda herkes suçsuzdur!
(bkz: the shawshank redemption)
Bir zamanlar yasallığı tartışmalı kanalların birinde her sabah program sunucusu Metin Uca balık resmi eşliğinde yüzümüze vururdu unutkanlığımızı.
Her gün bıkıp usanmadan hatırlatırdı unuttuklarımızı.
Bilmem içinizde neler hatırlatıldığınızı hatırlayan var mı?
Öyle ya da böyle unutkan bir toplum olmuştuk. Zira kafalar hangi oğlanla hangi kız evlenecek, hangi gelin hangi kaynanayla takışacak, hangi ses pop star olacak diye kafa yorarken, Yasemince ölümler, Sedaca botoxlar ile uğraşıp durduk.
ibrahim'le "Asena"laştık, göbek dersleri aldık ya da kurşun seslerinde "Polat"laştık.
Hükümetleri eleştirdik, havada uçan "Anayasa" masalları ile fakirleştik, seçimler yaptık, örtülere taktık.
Gitgide zayıflayan vitaminsiz beyinlerimize bize faydası olmayan ne varsa doldurmayı adeta vazife bilerek okumaktan, irdelemekten, incelemekten uzaklaştıkça uzaklaştık.
iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini mutfak programlarındaki blenderlerde karıştırdıkça gitgide daha unutkanlaştık.
Yollarda canavarlaştıkça, trafik canavarı resimlerini panolarda aramaya lüzum kalmamıştı zaten. Her sabah yüzümüzü yıkadığımız aynalar yeter de artardı çoğumuza.
O canavar yanımız değil midir ki dövmeyi marifet sanan ve "kodum mu oturturum" sloganıyla gaza getiren bizi?
Kendimizi eleştirmeden eleştirmeyi marifet sandık hep. Hangimiz "ben olsam daha iyi yapardım" demedik ve demiyoruz?
Bir gecede hükümetler kurup, ülke sorunlarını bir hafta, bilemedin beş yüz günde halledebilecek iddialara sahip bizler değil miydik ?
Olmayan anahtarların verileceğine inanan, gidip gelişlerinde kerametler aradığımız babalardan medet uman, demokrasi, insan hakları çığlıkları atarken askere davetiye çıkaran, asarım edebiyatından beslerim ki oysun gözümü faslına yumuşak geçişler yapan, her şehidin ardından "şehitler ölmez, vatan bölünmez" feryatları ederken, vatanı yüceltmeyi sadece nutuklarla sınırlayıp vergiler kaçıran, kaçak işçiler çalıştıran, emeğin karşılığını hak edene vermekten imtina ederken en lüks, son model yabancı marka ciplere binmeyi marifet sanan, sonra da aslanlar kesilip, mahkeme önlerinde yumurtalar fırlatan bizler değil miyiz?
Ermeniler Türkleri kesmiş zamanında ne gam ? Birilerinin bugün kestiği racon önemli.
Hrant Dink "Ben Türkleri kastetmedim, Kürtler kesti Ermenileri" demiş kime ne dert?
Göbeği açık kızların, kadınların TV ekranlarında her birinin birer Asena olması kimin umurunda? Öğrenciler öğretmeni dövmüş, yüklen Milli eğitime, at suçu birilerinin üzerine ne olur ki? Cari açık varmış bize ne, Maliye Bakanı hallediversin ama Kültür Bakanı uyursa o büyük olay.
Politikacılar her gün bir şeyler söyler benim ülkemde.
Her siyasiyi şak şaklamak ve "Türkiye seninle gurur duyuyor" demek görenek, Atatürk'ün doğum veya ölüm tarihlerini bile bilmemeyi uzatılan mikrofondan duyulan heyecana bağlamak adet, düğünlerde tabanca ile insanları vurmak marifet, güçsüzü öldürüp namus temizlemek iffet, on bir ay dini, başörtüsünü yerden yere vurup Ramazan ayında aniden Müslümanlaşmak gelenek, kısa yoldan köşe dönüp, banka hortumlayıp, devleti dolandırıp sonra da üç beş fakire gösteriş yemekleri vermek bereket, olumlu ne yapılırsa yapılsın görmeyerek, reddetmek ve birçok şeyin üstüne konup kerameti kendinden görmek hikmet, önce yurtdışına kara paraları kaçırıp sonra da kendini zavallı gösterip yine yurt dışına kaçmak hicret,
Bunca marifetimiz yetmezmiş gibi şimdi bir de Nobel sahibi olduk.
Bayılırız ak ve kara demeye. Hemen bölünüverdik.
Kimimiz sevindi, kimimiz efelendi, kimimiz ödül geri verilsin dedi.
Kıskananlar çatladı, alamayanlar patladı, alan ise şoka uğramış görüntüsü ile şaşkın bakışlarla biraz mahçup, biraz ürkek katılacağı Ermeni konferansını iptal ettiğini açıkladı.
Fransa'nın kararını da kınadı.
Gazeteler yazdı, çizerler çizdi, TV'ler ana haber yaptı.
Sonra???
Ramazan bayramı, malum canavarın ölümlü trafik kazaları, Cumhuriyetin 83.yıl kutlamaları;
Balık hafızalı insanların ülkesinde gündem hemen değişiverdi, patlayacak yeni bir kabak bulundu adına YiMPAŞ kondu ve Pamuk da unutuldu.
Tebessüm mü ettiniz.
Eh bu da normaldir.
Güleriz ağlanacak halimize..
alıntıdır.
Her gün bıkıp usanmadan hatırlatırdı unuttuklarımızı.
Bilmem içinizde neler hatırlatıldığınızı hatırlayan var mı?
Öyle ya da böyle unutkan bir toplum olmuştuk. Zira kafalar hangi oğlanla hangi kız evlenecek, hangi gelin hangi kaynanayla takışacak, hangi ses pop star olacak diye kafa yorarken, Yasemince ölümler, Sedaca botoxlar ile uğraşıp durduk.
ibrahim'le "Asena"laştık, göbek dersleri aldık ya da kurşun seslerinde "Polat"laştık.
Hükümetleri eleştirdik, havada uçan "Anayasa" masalları ile fakirleştik, seçimler yaptık, örtülere taktık.
Gitgide zayıflayan vitaminsiz beyinlerimize bize faydası olmayan ne varsa doldurmayı adeta vazife bilerek okumaktan, irdelemekten, incelemekten uzaklaştıkça uzaklaştık.
iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini mutfak programlarındaki blenderlerde karıştırdıkça gitgide daha unutkanlaştık.
Yollarda canavarlaştıkça, trafik canavarı resimlerini panolarda aramaya lüzum kalmamıştı zaten. Her sabah yüzümüzü yıkadığımız aynalar yeter de artardı çoğumuza.
O canavar yanımız değil midir ki dövmeyi marifet sanan ve "kodum mu oturturum" sloganıyla gaza getiren bizi?
Kendimizi eleştirmeden eleştirmeyi marifet sandık hep. Hangimiz "ben olsam daha iyi yapardım" demedik ve demiyoruz?
Bir gecede hükümetler kurup, ülke sorunlarını bir hafta, bilemedin beş yüz günde halledebilecek iddialara sahip bizler değil miydik ?
Olmayan anahtarların verileceğine inanan, gidip gelişlerinde kerametler aradığımız babalardan medet uman, demokrasi, insan hakları çığlıkları atarken askere davetiye çıkaran, asarım edebiyatından beslerim ki oysun gözümü faslına yumuşak geçişler yapan, her şehidin ardından "şehitler ölmez, vatan bölünmez" feryatları ederken, vatanı yüceltmeyi sadece nutuklarla sınırlayıp vergiler kaçıran, kaçak işçiler çalıştıran, emeğin karşılığını hak edene vermekten imtina ederken en lüks, son model yabancı marka ciplere binmeyi marifet sanan, sonra da aslanlar kesilip, mahkeme önlerinde yumurtalar fırlatan bizler değil miyiz?
Ermeniler Türkleri kesmiş zamanında ne gam ? Birilerinin bugün kestiği racon önemli.
Hrant Dink "Ben Türkleri kastetmedim, Kürtler kesti Ermenileri" demiş kime ne dert?
Göbeği açık kızların, kadınların TV ekranlarında her birinin birer Asena olması kimin umurunda? Öğrenciler öğretmeni dövmüş, yüklen Milli eğitime, at suçu birilerinin üzerine ne olur ki? Cari açık varmış bize ne, Maliye Bakanı hallediversin ama Kültür Bakanı uyursa o büyük olay.
Politikacılar her gün bir şeyler söyler benim ülkemde.
Her siyasiyi şak şaklamak ve "Türkiye seninle gurur duyuyor" demek görenek, Atatürk'ün doğum veya ölüm tarihlerini bile bilmemeyi uzatılan mikrofondan duyulan heyecana bağlamak adet, düğünlerde tabanca ile insanları vurmak marifet, güçsüzü öldürüp namus temizlemek iffet, on bir ay dini, başörtüsünü yerden yere vurup Ramazan ayında aniden Müslümanlaşmak gelenek, kısa yoldan köşe dönüp, banka hortumlayıp, devleti dolandırıp sonra da üç beş fakire gösteriş yemekleri vermek bereket, olumlu ne yapılırsa yapılsın görmeyerek, reddetmek ve birçok şeyin üstüne konup kerameti kendinden görmek hikmet, önce yurtdışına kara paraları kaçırıp sonra da kendini zavallı gösterip yine yurt dışına kaçmak hicret,
Bunca marifetimiz yetmezmiş gibi şimdi bir de Nobel sahibi olduk.
Bayılırız ak ve kara demeye. Hemen bölünüverdik.
Kimimiz sevindi, kimimiz efelendi, kimimiz ödül geri verilsin dedi.
Kıskananlar çatladı, alamayanlar patladı, alan ise şoka uğramış görüntüsü ile şaşkın bakışlarla biraz mahçup, biraz ürkek katılacağı Ermeni konferansını iptal ettiğini açıkladı.
Fransa'nın kararını da kınadı.
Gazeteler yazdı, çizerler çizdi, TV'ler ana haber yaptı.
Sonra???
Ramazan bayramı, malum canavarın ölümlü trafik kazaları, Cumhuriyetin 83.yıl kutlamaları;
Balık hafızalı insanların ülkesinde gündem hemen değişiverdi, patlayacak yeni bir kabak bulundu adına YiMPAŞ kondu ve Pamuk da unutuldu.
Tebessüm mü ettiniz.
Eh bu da normaldir.
Güleriz ağlanacak halimize..
alıntıdır.
Ahmet kayanın mezarının taşınmasına gerek yok.. Ahmet kaya ölmedi ki, bıraktığı onca eseri ve şarkılarıyla hala yaşıyor. Hayattadır. Ölüm öleni son tanıyanın da ölmesiyle gerçek ölüm olur.
Ölüdür artık o sizin için, ne arkadaş olur ne dost ne köy ne de kasaba. bi yerlerde yaşadığını bilmek ve hayattan zevk aldığını düşünmek çıldırtır insanı..